26 Ekim 2009 Pazartesi

Pakistan'da Darbe Sesleri

Fenerbahçe-Galatasaray derbisiyle geçen bir pazarın ardından özellikle Ortadoğu ve Yakın Asya'da durum karışık.

Eski dost Pakistan, geçtiğimiz iki hafta boyunca önce Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u, hemen ardından da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ağırladı. Dünyanın en çileli coğrafyalarından birinde, Amerikan operasyonları ve Afganistan'daki kaos sürerken, Pakistan da dirliğini sağlamakta çok zorlanıyor. Tam da darbe söylentilerinin yüksek sesle telaffuz edilmeye başladığı bu hafta başbakanın orada olması, Pakistan siyasetine bir soluk aldırabilir mi?

Bu günlerde Pakistan için iki tehdit iyice ayyuka çıkmış gibi görünüyor. Pencap ve Belucistan'daki ayrılıkçı isyanlar Başbakan Gilani'nin zaten sorgulanan otoritesinin boyunu aşmış durumda. Bu iç karışıklığın devamının ayrılıkçılıkla sonuçlanacak olması halihazırda limoni olan asker-siyaset ilişkisinde bir darbeyi muhtemel sonuç kılmak üzere.. Dahası Rusya, Çin ve ABD'nin, ki aynı anda Hindistan'ı da idare etmek zorunda, pozisyon almaya çalıştığı bölgede darbeyi bence çok olası kılan bir diğer etken de Pencap'taki sorunların büyümesi durumunda İran'ın toprak bütünlüğünün de tehlikeye girebilecek olması. Hem ordunun siyasetle anlaşmazlığı, hem de karışıklığın büyümesi durumunda fiili bir bölünmenin meydana gelecek olması üzerine Pakistan yöneticilerinin yaptığı büyük yolsuzluklar olduğu iddiaları da eklenice darbe olasılığı tavan yapıyor. Taliban'a yakınlığı da es geçmemek lazım ki bu Taliban eğilimi eğer bir darbe olursa darbenin Taliban'ın mı Amerika'nın mı hayrına olacağı sorusunu doğurmakta. Ülkede seçim sıklığında darbe yapıldığı da bir gerçek.

Ancak Pakistan'ın önünde, kısa ve orta vadede dört bir yanını saran dış baskılardan kurtulması mümkün olmasa da, bir yol daha olabilir. Bu zor da olsa, batı devletlerinin dillerinden düşmeyen demokrasi projesi gereği askeri bir yönetim yerine yeni ve daha kapsayıcı bir koalisyonun vücut bulup mücadeleye başlaması olabilir. Çünkü başta ABD olmak üzere dış dünya için şu anda bir Pakistan darbesi, birinci öncelikle önlenmesi gereken bir felaket. Bunun da sonucu başta Afganistan olmak üzere her yerde Taliban ile mücadelenin sertleşmesi ve yoğunlaşması olacaktır. Pakistan ordusu geçtiğimiz gün Taliban'ın Kotkai üssünü ele geçirmeyi başardı örneğin. Krizin yavaş yavaş uzaklaştığı bir dönemde Irak'tan çekilme takvimi belirlemiş Obama hükümetinin Afganistan'a daha çok asker ve para sevkedebilmesi mümkün mü bilemiyorum, ki şüphesiz askeri destek için kapısı ilk çalınacak ülkelerdeniz.

Önümüzdeki günler ne gösteriri bilemiyorum ama yazıyı The Guardian yazarı Simon Tisdall'un bir sözü ile bitirmek istiyorum:

"ABD gibi dostları varken, Pakistan'ın düşmana ihtiyacı var mı?"

1 yorum:

Kutlu dedi ki...

Açıkcası Pakistan'ı ziyaret eden Abdullah Gül olsaydı darbe falan olur diyebilirdim. Çünkü Gül geçmişte pakistan'ı ziyaret ettikten sonra Benazir Butto suikasta kurban gitmişti. Keza İran'ı ziyaretinden sonra da seçimlerin ardından muhaliflerin sokakalara dökülmesi gerçekleşmişti. Pakistan'ı Erdoğan'dan sonra ziyaret eden isim de Hillary clinton oldu. Taliban, Clinton'ı peşaver'deki bir pazara yaptığı saldırıyla karşıladı. Amerika, Irak işgalinde kısmen başardığının NATO yoluyla Afganistan'da başarabilmiş değil. Üstelik Pakistan'da bulunan Taliban yanlıları da bu iki ülkede arzulanan istikrarı sağlamaya engel. Bir darbeyi değil ama NATO'nun bir müdahalesini beklemek mümkün Pakistan'a.